23 Temmuz, 2009

ARTVİN, KARS, ERZURUM (Yusufeli, Şavşat, Çıldır) Temmuz 2009






Geçen hafta A.Murat Eren'den aldığımız bir daveti değerlendirip İzmir'in sıcaklarından Artvin'in yaylalarına kaçtık.


İzmir'den Erzurum'a uçtuk, yani Anadolu'yu enlemesine boydan boya geçtik.
Neredeyse tamamı bozkır olmuş.


Erzurum'da Evis'ten araba kiraladık.


2009 Hyundai 60 lira/gün


Erzurum Hakimi


Tortum Falls





Tortum Gölü


Yusufeli'nin tek benzincisi.

80 liralık benzin aldık: Arabayı yıkadılar, şişelerimize soğuk su doldurdular, bir kutu mendil, bir cam bezi, 3 kutu meyve suyu verdiler.




Memleketi olan Artvin Yusufeli'ne bağlı Altıparmak (Eski adı Barhal) Köyüne davet ederek bu seyahate sebep olan Meren ve eşi Duygu, köydeki akrabalarının evinde



Aynı evdeki kuymaklı sofra


Vadinin dibindeki evler Barhal Köyü


Köyün tepesindeki küçük kiliseye tırmandık.


İlk defa yediğim yabani çilek


Küçük bir avuç dolusu tat ve koku bombası


Dut silkeledik. Duta doyduk.


Köyün kahvesi.
Bu köy Kadir Topbaş'ın memleketiymiş de ...


Kadir Topbaş'ın evine çıkan, ancak dik geldiği için revize edilen merdiven.
Bu sabah dinlediğim metrobüslerle ilgili haberlerle birlikte değerlendirilince, Kadir Topbaş yokuş çıkma işlerinde biraz planlama sorunu yaşıyor sanki


Kadir Topbaş'ın yılda bir hafta gelip dinlendiği evinin hemen altında, derenin üzerine yapılmış araba garajı
(otobüs te sığabilir)



Samceliyat yaylası'na yürüyerek çıktık







Samceli, kütükleri birbirine geçirerek yapılan ev demekmiş.
Bu evlerden bir Kafkasyada bir de burada varmış



Evler hep yüz yıllık




Altlar taş, üstler ahşap


Anlaşılan fantezi merdiven konusunda köyde bir rekabet yaşanmış.
Bunu Meren'in dedesi Küçük Ömer yekpare kütükten yapmış.




Samceliyat yaylasının kelebekleri.



Toplamak zinhar yasak, binlerce lira ceza yazıyorlarmış.



Buradaki endemik (Dünya üzerinde başka yerde bulunmayan) bitki ve kelebeklerin fotoğraflarını çekmek için yabancı bilimadamları büyük gruplarla gelip köydeki otellerde kalıyorlarmış.



İnsan bir kaptırınca hep kelebek fotoğrafı çekmek istiyor.


Karşı dağların ardı Rize'nin Ayder Yaylası, yürüyerek günübirlik gidilip gelinebiliyormuş.


Köylüler yağmur geliyor dedi ama biz yolumuzdan dönmedik.


Yağmur bastırınca yayladaki evlerden birine sığındık.





Bir ara dolu bile yağdı.


Çinko çatıda çok gürültü çıkardı.


Ateş yaktık




Bebek kozalak gördük.



Numaralı güneş gözlüğüyle polarize filtre denemesi



Su buz gibiydi



Ayaklara soğuk su


Köyde 4 gece kaldıktan sonra Kuzey'e gitmek üzere köydeki 3 otelden biri olan Marsis'ten ayrıldık. (kişi başı 35 lira YP)
Sel haberlerini duyunca hemen Yusufeli'nden Şavşat'a hareket ettik.
(Aslında Ardanuç'tan Bilbilan yaylasına çıkacaktık, ama aşırı yağıştan yollar kapanınca kendimizi mecburen Şavşat'ta bulduk)



Çoruh üzerindeki bu köprüden zevk için iki kere geçtik.
(Neşe korktu kenarda bekledi)




Şavşat'a yaklaşırken tufan



Şavşat'ta sel
Patlayan lastiği tamir eden lastikçinin dediğine göre daha önce burada hiç sel olmazmış. DSİ'nin Ardeşen'li bir müteahhite 2,5 milyon liraya yaptırdığı setler dün suyu tutamayıp kırılınca felaket olmuş. Kırılan beton bloklarda malzemeden çalındığı açıkça görülüyormuş.



Şavşat'ta selin ertesi günü çoşkun akan nehre ve kurbanlar için kazılan mezarlara bakan teyze



Sele kapılıp ölenler yıkılan köprünün hemen karşısındaki mezarlığa defnediliyor.



Geceyi Şavşat'ta, televizyoncularla birlikte Laşet Otelde geçirdik.
(kişi başı 50 lira OK)

Şavşat çıkışında bu abi atıyla beraber kiraz yiyordu



Can'a da yesin diye biraz kiraz verdi,




Yol Ardahan'a doğru tırmandıkça ağaçlar azaldı.



Cumaya giden ihtiyarlar



Çıldır gölünün etrafından dolaşarak Kars'a indik.



Gölün kıyısındaki tek tesiste alabalık yedik,



Av yasağı olmasaymış gölün balığı çok lezzetliymiş.



Çıldır'lı Aşık Şenlik rüzgarın yönünü tespit ederken anıtlaştırılmış



Kars şehir merkezinde dolaştık



Kars'ta yerli yabancı turist çoktu.



Terzi Cafer Amca.
"Bir fotoğrafını çekeyim mi?" dedim.
"Bin tane çek!" dedi



Ertesi gün Ani harabelerini dolaştık.



Büyük katedralin yıkık çatısına tırmanıp adını yazan Mehmet Aydın'a saygı duyduk



Sarıkamış'ta 90 bin şehit için perişan bir anıt vardı.
Çeşme şeklinde yapılan anıtın suyu kesilmiş, muslukları koparılmıştı.
Konuyu bilmeden kitabeleri okuyan, sanki Sarıkamış Muharebeleri büyük bir zaferle sonuçlanmış sanırdı.
Ayrıca anıtı yapanların isimleri de şehitlerin isimleri kadar yer kaplıyordu.



Erzurum'a geçtik, çağ kebap yedik. (Bir çağ 4.5 lira)


Uçakla İzmir'e döndük.