Geçen hafta A.Murat Eren'den aldığımız bir daveti değerlendirip İzmir'in sıcaklarından Artvin'in yaylalarına kaçtık.
İzmir'den Erzurum'a uçtuk, yani Anadolu'yu enlemesine boydan boya geçtik.
Neredeyse tamamı bozkır olmuş.
Erzurum'da Evis'ten araba kiraladık.
2009 Hyundai 60 lira/gün
Erzurum Hakimi
Tortum Falls
Tortum Gölü
Yusufeli'nin tek benzincisi.
80 liralık benzin aldık: Arabayı yıkadılar, şişelerimize soğuk su doldurdular, bir kutu mendil, bir cam bezi, 3 kutu meyve suyu verdiler.
Memleketi olan Artvin Yusufeli'ne bağlı Altıparmak (Eski adı Barhal) Köyüne davet ederek bu seyahate sebep olan Meren ve eşi Duygu, köydeki akrabalarının evinde
Aynı evdeki kuymaklı sofra
Vadinin dibindeki evler Barhal Köyü
Köyün tepesindeki küçük kiliseye tırmandık.
İlk defa yediğim yabani çilek
Küçük bir avuç dolusu tat ve koku bombası
Dut silkeledik. Duta doyduk.
Köyün kahvesi.
Bu köy Kadir Topbaş'ın memleketiymiş de ...
Kadir Topbaş'ın evine çıkan, ancak dik geldiği için revize edilen merdiven.
Bu sabah dinlediğim metrobüslerle ilgili haberlerle birlikte değerlendirilince, Kadir Topbaş yokuş çıkma işlerinde biraz planlama sorunu yaşıyor sanki
Kadir Topbaş'ın yılda bir hafta gelip dinlendiği evinin hemen altında, derenin üzerine yapılmış araba garajı
(otobüs te sığabilir)
Samceliyat yaylası'na yürüyerek çıktık
Samceli, kütükleri birbirine geçirerek yapılan ev demekmiş.
Bu evlerden bir Kafkasyada bir de burada varmış
Evler hep yüz yıllık
Altlar taş, üstler ahşap
Anlaşılan fantezi merdiven konusunda köyde bir rekabet yaşanmış.
Bunu Meren'in dedesi Küçük Ömer yekpare kütükten yapmış.
Samceliyat yaylasının kelebekleri.
Toplamak zinhar yasak, binlerce lira ceza yazıyorlarmış.
Buradaki endemik (Dünya üzerinde başka yerde bulunmayan) bitki ve kelebeklerin fotoğraflarını çekmek için yabancı bilimadamları büyük gruplarla gelip köydeki otellerde kalıyorlarmış.
İnsan bir kaptırınca hep kelebek fotoğrafı çekmek istiyor.
Karşı dağların ardı Rize'nin Ayder Yaylası, yürüyerek günübirlik gidilip gelinebiliyormuş.
Köylüler yağmur geliyor dedi ama biz yolumuzdan dönmedik.
Yağmur bastırınca yayladaki evlerden birine sığındık.
Bir ara dolu bile yağdı.
Çinko çatıda çok gürültü çıkardı.
Ateş yaktık
Bebek kozalak gördük.
Numaralı güneş gözlüğüyle polarize filtre denemesi
Su buz gibiydi
Ayaklara soğuk su
Köyde 4 gece kaldıktan sonra Kuzey'e gitmek üzere köydeki 3 otelden biri olan Marsis'ten ayrıldık. (kişi başı 35 lira YP)
Sel haberlerini duyunca hemen Yusufeli'nden Şavşat'a hareket ettik.
(Aslında Ardanuç'tan Bilbilan yaylasına çıkacaktık, ama aşırı yağıştan yollar kapanınca kendimizi mecburen Şavşat'ta bulduk)
Çoruh üzerindeki bu köprüden zevk için iki kere geçtik.
(Neşe korktu kenarda bekledi)
Şavşat'a yaklaşırken tufan
Şavşat'ta sel
Patlayan lastiği tamir eden lastikçinin dediğine göre daha önce burada hiç sel olmazmış. DSİ'nin Ardeşen'li bir müteahhite 2,5 milyon liraya yaptırdığı setler dün suyu tutamayıp kırılınca felaket olmuş. Kırılan beton bloklarda malzemeden çalındığı açıkça görülüyormuş.
Şavşat'ta selin ertesi günü çoşkun akan nehre ve kurbanlar için kazılan mezarlara bakan teyze
Sele kapılıp ölenler yıkılan köprünün hemen karşısındaki mezarlığa defnediliyor.
Geceyi Şavşat'ta, televizyoncularla birlikte Laşet Otelde geçirdik.
(kişi başı 50 lira OK)
Şavşat çıkışında bu abi atıyla beraber kiraz yiyordu
Can'a da yesin diye biraz kiraz verdi,
Yol Ardahan'a doğru tırmandıkça ağaçlar azaldı.
Cumaya giden ihtiyarlar
Çıldır gölünün etrafından dolaşarak Kars'a indik.
Gölün kıyısındaki tek tesiste alabalık yedik,
Av yasağı olmasaymış gölün balığı çok lezzetliymiş.
Çıldır'lı Aşık Şenlik rüzgarın yönünü tespit ederken anıtlaştırılmış
Kars şehir merkezinde dolaştık
Kars'ta yerli yabancı turist çoktu.
Terzi Cafer Amca.
"Bir fotoğrafını çekeyim mi?" dedim.
"Bin tane çek!" dedi
Ertesi gün Ani harabelerini dolaştık.
Büyük katedralin yıkık çatısına tırmanıp adını yazan Mehmet Aydın'a saygı duyduk
Sarıkamış'ta 90 bin şehit için perişan bir anıt vardı.
Çeşme şeklinde yapılan anıtın suyu kesilmiş, muslukları koparılmıştı.
Konuyu bilmeden kitabeleri okuyan, sanki Sarıkamış Muharebeleri büyük bir zaferle sonuçlanmış sanırdı.
Ayrıca anıtı yapanların isimleri de şehitlerin isimleri kadar yer kaplıyordu.
Erzurum'a geçtik, çağ kebap yedik. (Bir çağ 4.5 lira)
Uçakla İzmir'e döndük.
Artvin'e gidip Karagöl'e ve Macahel'e gitmemek olmamış.
YanıtlaSilBütün gece rüyamda kendimi dağlarda yaylada gördüm. Derin nefesler alıyordum bu havayı bir daha bulamam diye. Rüyanın meali sizin gezi yazısıymış meğer :)
YanıtlaSilYayla havasını özledim.
Selamlar.
merhaba bora abi ;
YanıtlaSilaile gezileri nereye gidersen git güzel . herşey güzel de , şunu farkettim , benim blogta takıla takıla fotoğraf çekmeyi kıvırmışsın . fotoğrafların harika . özellikle iki fotoğraf . birincisini zaten biliyorsun , posta ile gönderdiğin . ikincisi ise duvarın önünde duran kız . bu iki fotoğraf , şimdiye kadar gördüğüm fotoğrafların arasında en çok beğendiklerim . "bora bilgin' le 10 fotoğraf" diye bir yayın yapsan güzel olur. birde bisiklete gibinerken gün batımı fotoğrafı yollamıştın . o fotoğraf çok dandikti ama yine de benim içimde güzel duygular yaratmış , kordon boyunda o gün batımını izlerken hayal etmiştim kendimi . güzel adamsın .
hoşçakal .
Fotoğraflar muhteşem, hele terzi amca :))
YanıtlaSilKolaya kaçılmış kısa bilgiler verilmiş :))
Endonezya yazınız yarım hala bekliyoruz:))
Ben saf saf diğer gezinin devamını yazmanızı beklerken, siz boş durmayıp araya başka bir gezi koymuşsunuz bile.
YanıtlaSilYaptığınız gezilere özenmemek elde değil. Umarım bu yaz bitmeden ben de Artvine gidebilirim. Öğrenciyken büyük geziler için para bulmak çok zor oluyor. En aktif çağımda param olmadığı için gezmek yerine ücretli kölelik yapmak zorunda kalıyorum. Şimdi gel de çalışmaktan gezmeye okumaya zaman ayır. off...
bir otelde kalmak için kişi başı 50 lira vermenize gerçekten şaşırdım :). "(kişi başı 50 lira OK)" Buradaki "OK" in ne anlama geldiğini de anlayamadım.
Bir de ilk kez yazım tarzınız diğerlerinden farklı gibi. Diğer gezi yazılarının formatından çok farklı bu, resimlerin altında pek yorum yok, son derece sade, kısa cümleler...
Kendi resminiz de yok hiçbiryerde...
çok garip :)
Yine de harika bir yazı, resimler ve harika anlatım için çok teşekkürler!
Oh pek güzel olmuş bu gezi. Serin serin. De gitmeden soraydın Kars'ta nereden gravyer, bal alınacağını, nerede yemek yeneceğini falan söylerdik yani. Can fotoğrafları harika. Ne güzel gülüyor bu çocuk!
YanıtlaSilPek güzel fotoğraflar, yalnız köprüdeki araba fotoğraftan bile yüreğine indiriyor insanın. Ben olsam ben de Neşe Hanım gibi işi sağlama alırdım. :)
YanıtlaSilSofraya, dutlara, kelebeklere, yeşile, duvar önündeki kızın fotoğrafına, yekpare kütükten merdivene bayıldım.
Bir de şu önceki yazıyı tamamlasanız ne olur, yarım yarım sırıtıyor. :)
Kadir Topbaş'ın evine yapılan merdiveni gördükten sonra neden İstanbulun sürekli yama yöntemler ile çözüme gittiğini daha iyi anladım.Daha kendi söküğüne bile derman bulamamışken bizim buralara biraz eğilmesi zor gözüküyor.
YanıtlaSilMezarların önündeki teyze fotografı çok etkiledi beni. Elinize sağlık. Ayrıca her yazınızı okuduğum oğlunuzu düşünüyorum. İnsanın çocukken yaşadıkları derin çentikler bırakıyor. Ne o dağ çileklerini unutacak... Ne okiraz veren amcayı... Ne de o yaylaları... Bu gezilerle ona kattıklarınızın da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Görüşmek üzere. Selamlar...
YanıtlaSilHepsi çok güzel hele şarkı. Tam uymuş. Haziran başı Samsun'a uçakla giderken fark etmiştim bende gerçekten de yurdumuzun ortaları çok çorak yaaa.
YanıtlaSilNeşe Henım'la Can'ın sığındığı ev altı ne güzel.
yorumları kısa tutmanız iyi olmuş çünki fotoğraflar çok şeyi anlatıyor.
Sezgin; teşekkür ederim, gerçekten fotoğraflarından ilham alıyorum.
YanıtlaSilBaşarılarının ve zihin açıklığının devamını diliyorum.
Ümit; OK oda kahvaltının kıslatması. YP de yarım pansiyon oluyor. Ben bu bölgeye ilk kez tam 20 yıl önce 1989'da otostopla gittim, 15 gün kadar gezdim, pek masraf olmamıştı.
Tijen; sormak hiç aklımıza gelmedi, biz seni Batı konusunda uzman sanıyorduk. Gerçi evden çıkarken nereye gideceğimizi biz de bilmiyorduk, Kars'a gitme fikri orada şekillendi.
Kars'ta kaşar tatmaktan tıkandık, başka bir şey yiyemedik.
'Lütfen ince kesin' dedikçe adamlar 'Biz üreticiyiz, bize koymaz' diye inadına 100 gramlık parçalar kesip tattırdılar.
En sonunda Mahmutoğlu diye bir dükkandan bir koli kaşar doldurduk(eski kaşar 8/kg). Gravyer 30 liraydı almadık.
Bu da böyle yazlık bir yazı oldu; az laf olsun, okurken hararet yapmasın diye.
Havalar uzun yazı okumaya müsait hale gelince Endonezya'yı da yazacağım, inşallah:)
eline yüreğine sağlık samceliyat arkadaşım..
YanıtlaSilAynı hafta boyunca Ayder'deydik. Hergün ve hergece yağmur yağdı, bitimsiz sisten duvarın içinden 3000 m'ye kadar tırmandık, ve tüm bu sise rağmen çok çok güzeldi. Şimdi sırada Artvin var.
YanıtlaSilGezilerinizi fotoğraflar ve yorumlar eşliğinde okumak çok keyifli. Şu eğimi olmamış üste kat çıkılmış merdivene çok güldüm:)
YanıtlaSilEndonezyayı bir solukta okudum, devamı için fazla bekletmezsiniz umarım:)
Kazım Koyuncu dinleyerek okudum yazıyı. Sen çok yaşa. Yanınızda olmak ne güzel olurdu.
YanıtlaSilFotoğraflar şahane. Artık sergi açmanın zamanı geldi mi ne?
Gerçekten harikasınız. Muhteşem bir gezi olmuş. Oralara bende gitmek isterim. Gitmiş kadar oldum.
YanıtlaSilMacahel'i ben de duymuştum. Oranın balı da çok özel bir balmış ve Artvin'in Camili (Macahel) köyü, UNESCO korumasına girmiş. Türkiyeden İnsan ve biyosfer rezervi projesi'ne dahil edilen ilk bölgeymiş.
YanıtlaSilMacahel yazısı burada
YanıtlaSilVallaha Bora Bey, sizde yok yok, süper market gibi ailesiniz. Hemen okuyorum o geziyi de.
YanıtlaSilLink yanlış olmuş.
YanıtlaSilDoğrusu burada
bu gezide bi numara yok..boşuna yorgunluk..
YanıtlaSilmaşallah harikasınız süper tatlı bir anlatım bende geziyormuşum gibi okudum.oraları görmüş gibi hissettim.nice güzel seyahatlere sağlıkla selametle.bütün fotograflar çok güzel kelebekler,çiçekler, taze çam kozalagı.hele Canın yedigi kirazlar.
YanıtlaSil